Perşembe

2010 YGS-LYS SINAV SONUCLARI NETLERI YERLESTIRME PUANLARI ADRESI

2010 YGS-LYS SINAV SONUCLARI NETLERI YERLESTIRME PUANLARI ADRESI DETAYLI BILGI İÇİN  TIKLAYIN

Cumartesi

GOZ SEGIRMESININ NEDENLERI SEBEPLERI COZUM YOLLARI ONERILER TAVSIYELER


GÖZ SEĞİRMESİNİN SEBEBİ
Gözünüz seğiriyor mu?

Uykunuza dikkat edin!

Günlük yaşamda gözün istemsiz olarak kasılmasıyla ortaya çıkan, zaman zaman alt ya da üst göz kapağının elde olmadan kontrol dışı titreşmesi ile kendini gösteren göz seğirmesinin ana nedeninin uykusuzluk, stres ve kafein olduğu belirtildi.

Hastaların gözlerinde herhangi bir rahatsızlık olup olmadığını merak etmelerine yol açan seğirmeler, genellikle sadece birkaç saniye sürüyor.

Seğirmelerin çoğunlukla önemsiz bir rahatsızlıktan kaynaklandığını belirten Op. Dr. Murat Moray, göz seğirmesinin en önemli üç nedenini yorgunluk-uykusuzluk, stres ve kafein olarak sıraladı. Op. Dr. Moray ayrıca bilgisayar kullanımı ve parlak ışıkların da göz seğirmesi için tetikleyici olabildiğini kaydetti.

Çoğu seğirmelerin sebebinin ise halen bilinemediğini ifade eden Dr. Moray, "Bunlar genellikle stres ve zihinsel bağlantılıdır. Birçok kişi bunları tedirgin edici bulduğu için endişe eder. Bazıları ise daha ciddi bir sorunun işareti olmasından korkar. Bazı kimselerde göz kapakları nadir görülen bir rahatsızlık olan esansiyel blefarospazm (nedeni açıklanamayan göz kapağı kasılması) nedeniyle kendiliğinden kapanır" dedi.

Moray, göz seğirmesinin çok ender olarak da ciddi bir rahatsızlık belirtisi olabildiğine işaret ederek, "Ciddi yüz tikleri, yüz kaslarındaki spazmlar ve multiple sklerozis (MS hastalığı) göz kapaklarını da etkileyebilir fakat bu hastalıkların belirtileri, göz hekiminin normal göz seğirmesiyle karıştırmayacağı kadar farklıdır. Eğer göz seğirmesi göz hekimince önerilen yöntemler ile geçmiyorsa kişinin nöroloji tarafından değerlendirilmesinde fayda vardır" diye konuştu.

Göz seğirmesini geçirecek öneriler :

* Uyku ve dinlenme saatlerine dikkat edilmesiStresli yaşamdan uzak durulması
* Bilgisayar kullanımının azaltılması
* Evde yumuşak ve parlak olmayan aydınlatmaların kullanılması
* Çay-kahve tüketiminin azaltılması
* Geceleri göz kapağına su bazlı nemlendiriciler ile kapak cildinden yüz kemiğine doğru hafif hafif bastırırarak masaj yapılması

Bunlara rağmen göz seğirmesi devam ederse ve gittikçe şiddetlenirse, beraberinde yüzün diğer bölümlerinde kasılmalar olursa, seğiren gözde şişlik, kızarıklık veya çapaklanma varsa, seğirme gözü tamamen kapatan bir şekil alirsa ve göz kapağında düşüklük olursa zaman kaybetmeden hekime başvurulması gerekiyor.

Dr. Murat MORAY

Bursa Acıbadem Hastanesi

COCUKLAR DIYET YAPAR MI YAPMALI MI DUZENLI BESLENME YOLLARI YONTEMLERI TAVSIYELER ONERILER


ÇOCUKLAR DİYET YAPMAZ

Çocuklarda kötü beslenmenin işaretlerinden biri de kilo artışıdır.

Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU; Fazladan alınan ve harcanmayan zararlı kalorilerin yağ olarak depolanması kilo sorununa, hatta obeziteye sebep olur. Bu da çocuğunuzda ileride telafisi güç sorunlara yol açar.

Çocuklar Diyet YapmazBu çocuklarda hormonal gelişme bozulur. Boy uzaması yavaşlar. şeker hastalığına, hipertansiyona eğilim artar. Bu nedenle fazla kilolu çocukları sağlıklı bir kilo aralığına indirmek zorunludur.

Bunu başarmak için onları doğrudan diyet programlarına sokmak yerine önce yüksek kalorili yiyecek ve içeceklerden (pizza, meyve suları, gazozlar, kolalı içecekler, cipsler, gofretler, dondurma ve çikolatalı atıştırmalar) vazgeçirmek gerekir.

Çocuklarda kilo sorununu çözerken kalori kısıtlamalarını esas alan diyet planlarına pek ihtiyaç duyulmaz. Diyet planları yalnızca aşırı kilosu olan 14 yaş üstü gençlerde, çok büyük bir dikkatle kısa süreli olarak uygulanır. Sağlıklı bir kilo aralığına girilir girilmez de “diyet” bırakılır.

Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda yanlış hazırlanmış düşük kalorili diyetler büyüme ve gelişmede sorunlara yol açabileceği için bu nokta çok ama çok önemlidir. Kilolu çocuk ve gençlerde yapılması gereken üç temel değişim var.

Bir: Yüksek kalorili, faydası az, zararı çok yiyecek içecekleri bırakmak.
iki: Sağlıklı ve dengeli, ihtiyacı kadar kaloriyi temin edebilecek ve büyümeyi destekleyecek doğru bir beslenme planı yapmak.
Üç: Egzersiz, yani aktivite alışkanlığını yeniden canlandırmak.

Sözün kısası, konu çocuklarda kilo fazlalığı sorununun çözümünü yalnızca diyet listelerine havale etmek, onu bir diyet merkezine emanet etmek yetmez. Sürece onu da ortak etmek ve motive etmek şarttır.

Bir nokta daha var: Bazı çocuklarda kilo sorunu hormonal-metabolik sebeplerden de kaynaklanabilir. Böyle bir durumda sadece kiloya odaklanıp arka plandaki sorunu görmezden gelmek ya da fark etmemek gelecek için tehlikelidir. Çocuk sağlığı uzmanları ya da endokrinoloji-metabolizma uzmanları işte bu noktada mutlaka devreye girmelidir.

Ne kadar erken başlarsanız sonuç o kadar iyi olur

Çocuk ve gençlerde beslenme konusuna mümkün olduğu kadar erken yaşlarda el koymak gerekiyor. Doğru ve kalıcı alışkanlıklar kazandırmak için yola erken çıkmak, erken başlamak şart!

Konulan kurallar, verilen bilgiler, iyi ya da kötü alışkanlıklar çocuk ne kadar küçük yaştaysa o kadar etkili ve kalıcı oluyor. Araştırmalar fazla kilolu veya obez bir çocuğun yaşı ne kadar büyükse sorunun o kadar zor çözüldüğünü, kilolu bir yetişkin olma ihtimalinin o oranda arttığını gösteriyor.

Çocukluk çağında sağlıklı beslenen, kilo sorunu yaşamayan, aktif, hareketli, mutlu, keyifli, formda bir çocuk genellikle büyüyünce de kilo problemi yaşamıyor. Dolayısıyla hızlı hareket etmemizde fayda var.

Toksik besin ne yapıyor

Çocuk ve gençlerin bedeni de “iyi şeylerden daha çok faydalanıp kötü ve zararlı olan şeylerden mümkün olduğunca kaçmak” kuralı üzerine planlanmış bir organizasyondur.

Bu kural beslenme alanında da normalde tıkır tıkır işler. Eğer dışarıdan yanlış bir müdahale, yönlendirme yapılmazsa çocuk bedeni faydalı besinler tüketmek, zararlı besinlerden kaçmak üzere programlanmıştır.

Yanlış ve zararlı yiyecekler bedene yüklendiğinde çok geçmeden isyan eder. Boyalı, katkılı, kimyasallarla kirlenmiş, doğallığını yitirmiş, genlerin tanımadığı ne idiğü belirsiz yiyecek ve içeceklerle beslendiklerinde cilt döküntülerinin, ishallerin ortaya çıkması, ağrıların, uyku bozukluklarının başlaması, hatta hiperaktivite ve benzeri huy değişikliklerinin olması işte bu “doğal olamayana” isyandandır.

Çocuk bedeni ve ruhunun isyanını fark etmez, zamanında el koymazsanız çocuklarınız sadece fazla kilolu olmaz. Doğal koruyucu bağışıklık kalkanlarını kaybettiklerinden üç-beş günde bir hastalanırlar. Sık sık ateşleri yükselir. Boğazları şişer. Kulakları akar. Uykuları bozulur. Deri döküntüleri, egzamalar, sivilceler başlar. Okulla, öğretmenlerle, sizinle ilişkileri bozulur. Huyları değişir.

Kısacası, pek çok şey ters gitmeye başlar. Akıllı, bilgili ve dikkatli anne babalar, öğretmenler, rehberler, bu isyanı erkenden tanıyanlar ve yanlış gidişe zamanında el koyanlardır.

Hap kullanırken gebe kalınması sorun yaratır mı?

Doğum kontrol hapları kullanırken gebelik olursa ve bu gebeliğin devamı istenirse büyük bir endişe duyulmaması gerekir. Gebelik başlangıcında kullanılan doğum kontrol hapları ACOG (American College of Obstetricians and Gynecologists)’a göre doğumda anormalliklere neden olmamaktadır.

Bununla beraber, 2009’da yapılan bir araştırma gebelik sırasında hapların kullanılması ile erken doğum ve düşük tartılı bebek oluşması arasında bir ilişki bulunduğunu gösterir. Önlem olarak, gebe kalındığı fark edilir edilmez doğum kontrol hapları bırakılmalı ve doktorunuzla bu durumu paylaşarak riskler konusunda bilgi almalısınız.

Kilo kaybı

Kilo kaybı genellikle son 6 ila 12 ay içinde vücut ağırlığının yüzde 5’inden fazlasının azalması şeklinde ifade edilmektedir. Kilo kayıplarında vücudun kas ve yağ kütlesinde düşme olmaktadır. Vücut ağırlığında azalmanın çeşitli nedenleri olabilir. Tiroid bezinin hızlı çalışması, kontrolsüz diyabet, emilim bozuklukları ve aşırı egzersiz gibi durumlarda artmış iştaha rağmen kilo kaybı görülür.

Besin maddesi alımında azalma, kronik hastalıklar, kalp ve akciğer hastalıkları, yutma güçlüğü, kusma ve karın ağrısı gibi mide-barsak rahatsızlıklarına bağlı sindirim bozuklukları, psikiyatrik hastalıklar (depresyon), ağır enfeksiyonlar, kanserler, AIDS, sinir sistemi bozuklukları, bazı ilaçlar (uyarıcılar, kanser ve tiroid ilaçları, müshiller), yeni protezler, diş kayıpları, çiğneme güçlüğü oluşturan durumlar, ağız içindeki yaralar kilo kaybının nedenleri arasında sayılabilir.

Kilo kayıpları yorgunluğun başlıca nedeni olabileceği için dikkatle araştırılması gerekmektedir. Hikâye ve fizik muayenenin ardından başlangıç testleri olarak kan sayımı, elektrolitler, kan şekeri, kalsiyum, böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri, TSH, HIV testi, sedimantasyon, CRP bakılmalı ve akciğer filmi çekilmelidir.

Yaptığınız yanınıza kâr kalsın

Klinikte sıkça karşılaştığım sorulardan biri de “Benim için ideal egzersiz hangisidir?” oluyor. Genellikle verdiğim yanıt hep aynı: “Yapabileceğiniz fiziksel aktivite size uygundur.” Elbette bu tümcenin açılımı da var. Yaş, cinsiyet, kilo, taşıyıcı sistemi ilgilendiren sağlık sorunları gibi farklılık yaratacak durumları göz önünde bulundurarak, bir egzersiz uzmanından da destek alarak bir program oluşturmak gerekiyor.

İnsanları, fiziksel aktivite yapmaktan soğutan iki önemli neden var: Sıkılma ya da bıkma ve sakatlanma. O nedenle bir uzmanın rehberliğinde, doktorunun kontrolü altında aktivite yapan kişilerde sakatlanma riski en aza indirgeniyor. Aynı zamanda aktivite uzmanı tarafından değişik önerilerle zenginleştirilen programı bıkmasını engelliyor.

Fiziksel aktivite yapmak, kalori harcama fırsatı yaratmaktır. Aerobik egzersizler yaparak direnç egzersizleriyle olduğundan daha fazla enerji harcarsınız. Direnç egzersizleriyle yeterince kalori yakılamadığından, kayda değer bir kilo kaybı sağlayamazsınız. Bundan, direnç egzersizlerinin beden sağlığı için gerekli olmadığı anlamını çıkarmamalısınız. Ancak daha fazla kalori yakmak istediğinizde tercihiniz kardiovasküler egzersizlerden yana olsun. Zaman zaman yoğunluğunu da zamanını da değiştirerek uygulayın. Vücudunuz ezberine alamadığı böyle bir etkinlik sayesinde daha fazla enerji harcar.

İleri ve orta şiddette egzersizleri, aynı egzersiz ortamında ya da dönüşümlü olarak, farklı günlerde yapmak daha yararlıdır. Buna “aerobic base-building” deniyor. Aynı gün, farklı aktiviteleri, ardı ardına yapmak da bir başka çözüm olabilir. Bu yöntemin adı da: “cross-training”. Bu değişiklik, yalnızca sıkılmamanızı sağlamakla kalmaz, değişik kas gruplarını çalıştırarak daha geniş etki sağlar.

Ayrıca, hep aynı eklemlere yük binmediğinden sakatlanma riskiniz de azalır. Fizik aktivite, puzzle’ın yalnızca bir parçasıdır. Dengeli bir beslenme planı oturtmadan kilo yönetimi sağlanamaz.

Turp, lahana, şalgam

Her pazarda kolayca bulabileceğiniz ucuz sebzelerin başında turpgiller geliyor. Bu sebze ailesinin en önemli üyeleri ise turp, lahana, karnabahar ve şalgam. Bu gruba siyah pancarı da dâhil edebilirsiniz.

Bu gruptaki sebzelerin hepsi mükemmel birer toksin temizleyici. Özellikle kansere yol açabilen zararlı ve toksik maddelerden vücudu temizlemekte ve hatta bu tür kanserojenlerin hücrelere verdiği zararı önlemede faydalı olabilecek onlarca madde içeren doğal besinler bunlar.

Ayrıca bu gruptaki yiyeceklerin bağışıklık sistemini güçlendikleri de biliniyor. Turpgillerde bol miktarda bulunan C, E vitaminleri ve beta karoten mükemmel antioksidanlar. Bu besinler ayrıca güçlü birer kalsiyum kaynağı. Turpgillerin içinde bulunan indol-3-kalbinol ve benzeri maddeler kansere karşı korunmada mükemmel faydalar sağlıyor. Bu ucuz ama etkili ve lezzetli sağlık koruyucularında daha sık faydalanmanızı tavsiye ederim.

Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

TIP 2 DIYABET SEKER HASTALIGI VE TEDAVI YOLLARI YONTEMLERI TAVSIYELER ONERILER


TİP 2 DİYABET VE TEDAVİSİ
Ensenizde koyulaşma varsa şeker kontrolü yaptırın
Koltukaltı ve Ensede Koyulaşmaya DikkatEnse ve koltuk altlarınızda koyulaşma ortaya çıktıysa dikkat! Bu belirtiler tip 2 diyabet riskinizin yüksek olduğunu gösteriyor.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji Metabolizma ve Diyabet Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva anlattı:

Tip 2 diyabetin sebepleri neler?

Ana sebebi şişmanlık ve hareketsiz yaşamdır. Kortizon gibi bazı ilaçlar da diyabet riskini artırabilir.

Kimler risk altında?

* Şişmanlar,
* Anne, baba veya kardeşlerinde diyabet olanlar,
* Hareketsiz yaşam sürenler,
* Yüksek tansiyonu olan kişiler,
* İyi kolesterolü düşük, kötü kolesterolü yüksek olanlar,
* Trigliseridi yüksek kişiler,
* Gebelik diyabeti geçirenler,
* 4 kilo ve üstü çocuk doğuranlar,
* Koltuk altlarında ya da ensesinde kadifeyi andırır şekilde koyulaşma ve kalınlaşma olanlar,
* Polikistik over sendromu olan kadınlar.

Risk grubunda olanlar hangi testi yaptırmalı?

Açlık kan şekerine baktırmalılar. Test normal çıksa bile her yıl bu test tekrarlanmalı. Test 100’ün üzerinde çıkarsa 2 saatlik 75 gram glukoz yükleme testi yapılmalı.

Tip 2 diyabet nasıl tedavi edilir?
Başlangıçta insülin direncine etkili olan haplar kullanılır. İlaçlar 2 temel grupta incelenir. Hastanın durumuna, klinik özelliklerine ve şeker düzeyine bakarak ilaç seçimi yaparız. İnsülin direncini azaltan ilaçla 3 ay içinde Hemoglobin A1C testi 6.5’in altına inmezse başka seçenek ilaçlara geçeriz.

İnsülin de kullanılıyor mu?

Tip 2 diyabet tanısı koyulduktan sonra bir seçenek ilaç da insülindir. Eğer hastanın şekeri başlangıçta 250’nin, hemoglobin A1C sonucu yüzde 8.5’in üzerindeyse biz o hastaya insülin de başlayabiliriz.

İnsülin bağımlılık yapar mı?

Hayır, kesinlikle yapmaz! İnsülin vücutta doğal olarak üretilen ve kan şekerini kontrol eden çok önemli bir hormondur. İnsülin, hastanın pankreasının üretemediği bir hormonu yerine koyma tedavisidir. İlaçlar yeterli gelmediğinde mutlaka tip 2 diyabette insülini kullanmak zorunda kalırız. Ancak bu, hastanın insülini asla bırakamayacağı anlamına gelmez. Tip 2 diyabetlilerde insülini daha sonra kesebiliriz. Hastalardan çok sık şu cümleleri duyuyoruz: ‘Ben insülin başladıktan sonra gözümde kanamalar oldu’ ya da ‘İnsülinden sonra böbreklerim çalışmaz hale geldi’. Biz de onlara diyoruz ki ‘Hayır tam tersine. Eğer vaktinde insülin başlanmış olsaydı bu sorunların önüne geçebilecektik.’

İnsülinin yan etkileri var mı?

İnsülinin en önemli yan etkisi hipoglisemidir (kan şekerinin aşırı düşmesi). Yılda 1 kez ciddi hipoglisemi yapabilir. Ama insülin kullanan kişi hipoglisemi belirtilerini tanır. Hasta böyle bir durumda müdahale olarak kesme şeker ya da şekerli su alarak bu sorunun üstesinden kolayca gelir. İnsülin başlanan kişi disiplinli yaşar, kan şekeri ölçümlerini düzenli sürdürürse çok daha az hipoglisemi ile karşılaşır.

Tip 2 diyabetin tedavisinde diyet ve egzersizin yeri nedir?

Tip 2 diyabet bir hastalıktır, diyetle tedavi edilmez. ‘Ben diyetimi yapıyorum ama yine de kan şekerim yüksek’ diye gelen hastalar aslında tip 2 diyabetin bir hastalık olduğunu göz ardı ediyor. Tabii ki doğru beslenme kuralları her insan için geçerli olduğu gibi tip 2 diyabetliler için de geçerli. Şişmanlığın önüne geçmek için doğru beslenme ve düzenli egzersiz şart. Ama tek başına egzersiz ve diyet, tip 2 diyabetin tedavisi için yeterli değil. İlaçların mutlaka kullanılması gerekir.
BU TESTLERİ İHMAL ETMEYİN

İşte, şeker hastalarının organ hasarını önlemek için düzenli olarak yaptırması gereken testler:

Göz muayenesi: Şeker hastalığı gözleri etkileyerek körlüğe kadar varabilen sorunlara yol açabilir. Tip 2 diyabetliyseniz tanı konulduğu andan itibaren her yıl, tip 1 diyabetliyseniz tanıdan sonraki 5’inci yıldan itibaren her yıl göz dibi muayenesi yaptırın.

İdrar tahlili: Şeker hastalığının zarar verdiği organlardan biri de böbrekler. Tip 2 diyabetliyseniz tanı konulduktan sonra 6 ayda bir, tip 1 diyabetliyseniz ilk 5 yıldan sonra her yıl mikroalbüminüri (idrar testi) yaptırın.

Doktor muayenesi: 6 ayda bir genel kontrol için doktorunuza gidin. Her muayenede ayaklarınızı doktorunuza göstermeyi ihmal etmeyin.

Hemoglobin A1C: Şekerin son 3 aylık ortalamasını gösteren bir testtir. Hemoglobinin (kanda oksijen taşımakla yükümlü olan kırmızı küreler) içindeki maddelerin şekerle birleşmesinden oluşur. Geriye dönük kan şekerinin nasıl gittiğini gösterir. Hemoglobin A1C düzeyinin yüzde 6.5’in altında olması gerekir. Her 3 ayda bir hemoglobin A1C testi yaptırın.

Kan yağları kontrolü: Kalp-damar sağlığı riskine karşı düzenli olarak tansiyonunuzu ölçtürün. En az yılda bir kez kolesterolünüze baktırın. Yılda 1 kez kalp elektrosu çektirin. Doktorunuz gerekli görürse efor testi, ekokordiyografi gibi daha ileri tetkikleri ihmal etmeyin.

Prof.Dr. Zeynep Oşar ŞİVAProf.Dr. Zeynep Oşar ŞİVA

Perşembe

TERS CEPHE PROGRAMI TELEFONLARI ILETISIM ADRESLERI MAIL ADRESLERI


Ters Cephe Programı mail adresleri telefonları


İddia ediyoruz hem de oldukça iddialıyız... Türk televizyonculuğunda böyle bir kadro böyle bir ekip oluşturulmadı…
Böyle isimler bir araya gelmedi gelemez…
İşte Türkiye, işte Türkiye’nin fikir dünyasına yön verenler…
Kanaltürk Ankara temsilcisi Sami Dadağlıoğlu'nun moderatörlüğünde, bir araya gelmez, gelemez denilen isimler aynı masa etrafında toplanıyor, Türkiye gerçeği tartışıyor…
İşte o isimler…
Liberal-demokrat yazar Rasim Ozan Kütahyalı
Ulusalcı-sosyalist yazar Ümit Zileli...
Milliyetçi-ülkücü yazar Ümit Özdağ...

Muhafazakar-demokrat yazar Fikri Akyüz...
Her hafta güncel siyasi meseleleri masaya yatıracak...
Fikirler çarpışacak... Sorunlara somut çözüm önerileri ortaya atılacak...
"Ters Cephe" her Perşembe 23.30'da Kanaltürk'te.

Çarşamba

SUNA DUMANKAYA'DANKALCA VE BASENLERI PAPATYA KURUYLE ERITME YOLLARI METODLARI GOBEK CEVRESI YAGLANMASI ICIN TAVSIYELER


KALÇALARINIZI PAPATYAYLA ERİTİN

Kalçalarınızı Papatyayla Eritin

Türk kadınlarının çoğunun fazla kiloları, kalçalarında ve basenlerinde toplanmıştır. Bugün tarifini verdiğim çay, bu bölgelerdeki fazlalıkları yok etmej için ideal!

Suna DUMANKAYA; Türk kadınlarının çoğu kalça ve basen bölgelerindeki fazlalıklardan dert yanar. Eğer sizin de böyle bir şikayetiniz varsa; eşit miktardaki kuşburnu, rezene, sinameki, papatya, biberiye ve funda yaprağını karıştırıp çay gibi demleyin. Bu çaydan her sabah bir bardak için. Bu etkili karışım kalçalarınızın ve basenlerinizin hızla incelmesini sağlamakla kalmayacak, bu bölgelerdeki selülitlerinizi de azaltacaktır.

İştahınızı Kapatacak Çay :

500 gram kaynamış suya eşit miktarlarda mate, biberiye, ılamur ve yeşil çay katın. Bu karışımın içine bir dilim de yeşil elma ilave edin. Çay gibi demleyip her sabah aç karnına bir bardak için. Bu karışım, iştahınızı kapatacaktır.


Göbeğinizdeki yağlardan limonla kurtulun

Fazlalıkları bel bölgesinde toplanan kişilerin, göbeklerine limon suyuyla masaj yapmaları gerekiyor.

Kadınların çoğu bel bölgelerindeki yağlanmadan şikâyetçidir. Eğer sizin de böyle bir derdiniz varsa; birer çorba kaşığı limon suyu, susam yağı, biberiye yağı ve okaliptüs yağını karıştırın. Her gün, belinizin çevresine ve karnınıza, bu karışımla dairesel hareketler çizerek masaj yapın. Yağlarınız hızla erimeye başlayacaktır.

Kakaolu karışımla sarkmadan zayıflayın

Kilo verirken vücudunuzun sarkmasını engellemek için bir çay kaşığı balmumu ile iki çay kaşığı kakaoyu benmari usulü eritin. Bu karışımın içine birer çay kaşığı portakal ve limon yağı, bir fincan da su katın. Bu karışımı tüm cildinize yayın. Etkili bir sonuç almak için bu formülü her gün uygulayın. Karışımı kullandıktan sonra buzdolabında saklayın.

Metabolizmanız ananasla hızlansın

Metabolizmanız yavaş çalışıyorsa, yağ yakmakta zorlanırsınız. Metabolizmanızı hızlandırmak için bir ananası soyup dilimleyin. Ananas dilimlerini, bir tutam nane, bir çorba kaşığı ceviz yağı, bir çorba kaşığı badem yağı ve bir adet kabuğu soyulmuş limonla blender’dan geçirin. Bu karışımı, sabah-akşam tok karnına için. İçine biraz bal da katabilirsiniz.

Suna DUMANKAYA

KALP KRIZI VE MIDE YANMASININ ONUNE NASIL GECEBILIRIZ TAVSIYELER ONERILER COZUM YOLLARI


KALP KRİZİ VE MİDE YANMASI
Kalp krizini mide yanmasından ayırmak...

Prof.Dr. Mehmet ÖZ Mehmet ÖZ - Birisine şiddetli mide yanmasını sorduğunuzda büyük olasılıkla elini bir yumru halinde kalbine götürdüğünü ve yüzünü ekşittiğini görürsünüz. Bu rahatsızlık bir sağlık sorunundan ziyade bir belirtidir. Ve size her an sanki erimiş bir lav kusacakmışsınız hissini verir. Problemin merkez noktası mide ve yemek borusu arasındaki birleşme noktasındaki kaslardır. Bu kas topluluğu normal bir sindirim esnasında çiğnenen besinlerin yemek borusundan mideye geçmeleri için önce gevşer, işlem tamamlandığındaysa büzülür. Midenin girişinde yer alan kastan oluşan kapak basıncı gevşek olduğu zaman, midedeki asidin yemek borusuna geri akmasına sebep olur. Hasara duyarlı dokular yakıcı mide içeriğiyle karşılaşmak için programlanmadıkları için yanma ağrısına ya da daha kötüsüne sebep olabilir.

KALP KRİZİ VE MİDE YANMASI
Yakıcı sebepler

Mide içeriğindeki bazı geri taşımalar (kusmalar) normaldir. Ama asidin aşırı geri akışı, yemek borusunun astarının aşınmasına ve ülsere sebep olabilir. Bazı insanlarda ise hücrelerde sürekli değişiklikler yapabilir. Bu sağlık sorunu Barrett’s yemek borusu hasarı olarak bilinir, ender de olsa kansere dönüşebilir. Mide yanması dışında yemek borusu hasarının belirtileri genel olarak geri çıkarma, çiğnemede zorluk, ısrarlı öksürük, ses kısıklığı ve göğüs ağrısı olarak sıralanabilinir. Eğer haftada ikiden fazla mide yanması şikayeti varsa doktorlar genelde reflü olarak adlandırır. Başka bazı tıbbi durumlar da mide asidinin geri kaçmasına sebep olabilir: örneğin hiatus fıtığı, bazı bağırsak hareket bozuklukları gibi... Bu belirtileri bir kenarda tutarsak asıl mühim olan büzgen kasının işlevini neden düzgün yapmadığını bulmaktır.

Mide yanmasından şikayet edenler için öneriler:

Yemek mahkemesi
Böyle bir problem yaşayan insanlar için yemek saatleri savaş zamanı gibidir. Besinlerin yanmayı tahrik edici potansiyelini düzenli analiz etmeleri gerekmektedir. Asitli besinler yemek borusunun astarını tahriş edebilir, bazı besinler ise büzgen kasının baskısını düşürebilir. Genel sanıklar turunçgiller, kahve, çay, kafeinli içecekler, çikolata ve nanedir. Himalaya tuzunun asidi azalttığını söyleyenler de var.

Basınç noktalarını ayarlamak
Mide yanması her ne kadar zayıf insanlarda oluşsa da abdominal yağ ve fazla yemek mide üzerinde aşırı baskı yapabilir. Belirtilerin ortaya çıkışı kilo alma ile aynı döneme denk gelmişse ya da kilolu ya da obez iseniz fazla kiloyu vermek sizi rahatlatacaktır. Ayrıca büyük bir tabak yemek yerine daha küçük ama sıkça yemek yemeyi deneyebilirsiniz. Kemer takmayı bırakın ve sıkı iç çamaşırı ve kıyafetlerden uzak durun.

Alışkanlıkları bırakmak
Sigara içmek yavaş yavaş asit oluşuma sebep olacak ve büzgen kasındaki baskıyı azaltacaktır. Sigara içenlerdeki öksürük asidi yukarı çıkmaya zorlayarak göbek bölgesindeki basıncı arttıracaktır. Alkol tüketimi de tetiklediği hormon sayesinde mide sularının üretimini arttırarak, mide kasını gevşetecektir. Sonrasında mide içeriğinin geç boşalmasını sağlayarak ve üst kapakçığı gevşetip reflüyü ortaya çıkarabilir.

Yemek saati ve uyku pozisyonu
Reflüsü olan kişilerin akşamları mide yanması yaşaması alışagelmiş bir şey değildir. Yemek saatlerini ayarlayın. Yedikten en az 3 saat sonra yatın. Ayrıca yemeklerden hemen sonra uzanmayın. Yatak başucunuzu 5-10 cm kadar yükseltin, bu yer çekimi gücünü kullanarak mide asidinin aşağıda tutulmasını sağlayacaktır. İlaveten sağ yerine sol tarafa yatarak uyuyun, bu mide kasları üzerindeki baskıyı azaltacaktır.

Yürüyüş ve sakız
Sakız, asidi nötralize eden tükürüğün üretilmesini arttırır. Yürürken sakız çiğneyin böylelikle asidi daha fazla temizleyecektir. Ayrıca yürüyüş sizin için çok basit ama faydalı bir aktivitedir.

Kalp krizi ve mide yanması!

Mide yanmasının zaman zaman kılık değiştirmiş bir kalp krizi olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Mide yanması yaşayan bir kişi kalp krizi geçiriyor olabilir ve kalp krizi geçiren kişi mide yanmasına maruz kalabilir. Aralarındaki farkı anlamak zordur. Atağın ne zaman olduğuna ve ne hissettirdiğine dikkat edin. Eğer yemekten 30-45 dakika sonra oluyorsa muhtemelen mide yanmasıdır. Kalp krizi genellikle hareketlilik veya emek sarf ettiğiniz anlarda olur ve birçok kişi kalp krizi geçirdiği anda kıyamet günü yaklaşmış gibi bir hisse kapılır!

Kalp krizinin 3 belirgin özelliği:

- Çarpıntı, daralma, sıkışma, ya da ezici bir göğüs ağrısı.
- Özellikle sol tarafınızda sırt, boyun, çene, omuz ve kollarda yayılan bir ağrı.
- Nefes darlığı, terleme, baş dönmesi, kusma isteği ve mide ağrısı.

Kalp krizinin belirgin 3 özelliğinden birincisi olan çarpıntıda, kalbiniz çok hızlı atmaya başlar, sonrasında ise ağrı oluşabilir. Kalbinizdeki problemin yansıması omurgalardaki sinirlerle kısa devre yaparak sol kolunuza doğru yayılır ve son olarak da hiç unutmamamız gereken şey nefes darlığıdır. Kalbinizdeki kriz sebebi ile kalbiniz iyi çalışamayacak ve akciğerlerinizden gelen kan yeteri kadar boşalamayacaktır.

Dolayısıyla ani akciğer ödemi olur ve bu da nefes darlığı yapar. Mide yanmasının ise başka belirtileri de vardır. Daha çok bir şeyler yedikten sonra ortaya çıkması en dikkat çekici özelliğidir.

Bir diğeri ise uzandığınızda oluşmasıdır. Bunun sebebi de mide içindeki mide asitlerinin yer çekimi ve midenin hareketleriyle aşağı doğru gitmesi, yani bağırsaklara yönelmesidir. Gerinirken midenizin yemek borusu arasındaki bağlantı bölgesine kadar uzanır, yukarıya hareket eder ve bu da mide yanması olarak karşımıza çıkar.

DAHA MUTLU VE DAHA SAĞLIKLI BİR İLİŞKİ İÇİN

Yeni araştırmalar, evlilikteki veya ilişkinizdeki stresin sağlığınıza zarar verebileceğini gösteriyor. Pek çoğunuz evli kişilerin bekarlara nazaran daha sağlıklı olduğunu duymuşsunuzdur. Fakat yeni yapılan bir araştırma ilişkinizin kalitesinin, evlilik adı altında adlandırılmasından çok daha önemli olduğunu ortaya çıkardı. Bu araştırma, aynı zamanda; mutsuz evli çiftlerin, mutlu evli çiftlerden 25 kat daha fazla depresyon geçirme riski olduğunu ortaya çıkardı. Eğer kalp krizi geçirdiyseniz, kötü bir evlilik ikinci bir kriz riskini artırmaktadır. Ayrıca kanser geçirdiyseniz ve rehabilitasyon dönemindeyseniz, iyileşmenizi tehlikeye atabilir ve bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir. Hatta bir tek kötü tartışma tansiyonunuzu aniden yükseltir ve sağlığınızı bozabilir. Güçlüklerle karşılaşmak evliliğin temelini oluşturmaktadır. Evlilikte, flörtten evliliğe geçişin, yeni ekonomik sorumluluklar üstlenmenin, anne baba olma sürecinin yaşandığı ilk beş yılın daha stresli olduğu görülmektedir. İşte stresinizi azaltmak, iletişiminizi arttırmak, ilişkinize yardımcı olmak ve sizi daha sağlıklı yapmak için 4 ipucu:

Stres kaynaklarını tanıyın

Eşinizle oturun ve ilişkinizde strese sebep olan konuları alt alta yazın. Bunları sizin kontrolünüzde ve kontrolünüz dışında olmak üzere iki kategoriye ayırın. Kontrolünüzde olanlardan üç tanesini seçin, onları çözmek için beraberce çalışın ve stratejinizi altlarına yazın.

Dürüst ve doğru mücadele

İlişkilerde fikir ayrılığı gayet doğaldır ve kaçınılmazdır. Onlardan kaçmak sorunları besler/kuvvetlendirir ve çözüm getirmez. Bununla nasıl mücadele edeceksiniz? Anlaşmazlıklara en sağlıklı çözüm yolu münakaşa konularını gözden geçirmek, çözüm fırsatları yaratmak ve etkili iletişim becerilerini geliştirmektir. Nasıl ve neler hissettiğinizi açıklayın, onun neye ihtiyacı olduğunu sorun, eşinizi aynısını yapması için cesaretlendirin ve iyi bir dinleyici olun. Beşe bir kaidesini uygulayın; diğer bir kişiye söylediğiniz negatif/olumsuz bir söz, söylediğiniz beş pozitif/olumlu sözü siler.

Para ile barışın
Uzmanlar (ve amatörler) para harcamada seçilen değişik yaklaşımların/yolların ilişkileri strese sokan en büyük etken olduğu, münakaşalara ve boşanmalara sebep teşkil ettiği konusunda hemfikirler.
Partnerinize, anne babanızın para ile ilişki şeklini, bunun sizin seçimlerinizi nasıl etkilediğini ve aynı uygulamayı yapmak isteyip istemediğinizi açıklayın. Sonra her biriniz neye ihtiyacınız olduğunu, ne istediğini ve önceliklerini açıkça belirleyin. Nasıl harcayacağınız, harcama hakkında nasıl konuşacağınız ve yaşamınızı nasıl sürdüreceğiniz konusunda anlaşma yapın.

Sağlığa öncelik tanımak
Yaşantınızda stresi kontrol edebilmek sağlığınızı geliştirecek ilk adımdır. Cesaret, sağlıklı çözüm için bir diğer kararlılıktır. Evde daha çok yemek yapın, kahvaltıyı atlamayın, sağlıklı öğle yemeği hazırlayın ve dışarıda yemek yemeyi kısıtlayın.

1 DAKİKADA SAĞLIK

Birinin felç geçirdiğini nasıl anlarsınız?

Burada bilmeniz gereken şey; bir hayat kurtarmak için doktor olmanız gerekmediği! Eğer birisinin felç geçirdiğinden şüpheleniyorsanız, üç şey yapmanız gerekli:

Birincisi: Gülümsemesini isteyin. Doğru bir zaman gibi görünmüyor olabilir ama bazı önemli kasları test etmek için çok önemlidir.
İkincisi: Kollarını kaldırmasını isteyin. Önce siz yapın ve sizi taklit etmesini isteyin.
Üçüncüsü: Ondan basit bir cümleyi tekrar etmesini isteyin. “Ben kırmızı gül seviyorum” gibi basit bir cümle...

Eğer kişi bu basit isteklerin hiçbirisini yapamıyorsa, onu acil olarak hastaneye götürün. Unutmayın, her yıl yüz binlerce insan felç geçiriyor ve o anda her saniye çok ama çok önemlidir. Sizin için çok önemli birinin bu tavsiyeler sayesinde hayatını kurtarabilirsiniz!

Salı

CILDINIZI BEYAZLATMAK ICIN YAPILMASI GEREKENLER ONERILER TAVSIYELER


Cildinizin beyazlamasını ister misiniz?
Evet sizlere birkaç öneri: Cildinizin beyazlaması için yapmanız gerekenler şunlar: Cilt beyazlatmak isteyenlere çok özel bir maske formülü .
Gerekli olan malzemeler:Üç tatlı kaşık papatya
Bir fincan su
Bir yemek kaşığı gül suyu yeterlidir.

Bunları kaynayan suyun içine papatyaları attıktan sonra sekiz dakika kadar kaynatın ve sonra süzün. Bu papatya suyu soğuduktan sonra ise balla birlikte gül suyunu da katın ve bu karışımla yüzünüzü bir güzel siliniz. Yirmi dakika sonra ılık suyla yüzünüzü yıkayınız. Arkasından ise renk bozukluğuna karşı olan bu maske için ise cildin ten rengi beyazlaştığını göreceksiniz.
ÖNEMLİ NOT : HAMİLE VE EMZİREN HANIMLARIN KULLANMASI SAKINCALIDIR.

EMZIRIRKEN BEBEK NASIL TUTULMALI TUTUS METODLARI ONERILERI VE EMZIRME TEKNIGI YOLLARI NASIL OLMALIDIR TAVSIYELER ONERILER


Emzirirken Bebek Nasıl Tutulmalı?

Emzirirken bebeğinizin bütün vücudunun aynı düzlemde ve size dönük olmasına dikkat edin. Ayrıca bebeğinizin ağzı memenize yakın olmalı ki uzanmak için fazla çaba harcamasın. İsterseniz kendinizin ya da bebeğinizin yanlarına yastık koyarak da destek alabilirsiniz. Bütün bunlar bebeğinizin, memenizi tam ve doğru kavramasını kolaylaştırır. Bebeğinizi, emzirmek için değişik şekillerde kucaklayabilirsiniz.

• Kucaklama: Pek çok anne için rahattır ve en sık uygulanan pozisyondur. Bebeğiniz kucakladığınız kolunuzun tarafındaki memeyi emer.
• Ters kucaklama: Prematüre ya da kavramada güçlük çeken bebekler için uygundur. Emzirmediğiniz taraftaki kolunuzla bebeğinizi kavrayın ve diğer elinizle bebeğinizin başına ya da kendi memenize destek olun.
• Koltuk Altı: İkizlerde, büyük göğüslü annelerde veya çökük meme başı durumlarında uygulanır. Emzireceğiniz göğsün olduğu koltuk altına doğru bebeğinizi uzatın.
• Yatarak: Sezaryen doğum, problemli veya normal doğum sonrası yorgun olan annelere emzirirken dinlenebilme imkanı sağlar. Bebeğinizin yüzü ve bedeni size dönük olmalıdır.

Emzirme Tekniği Nasıl Olmalı?

• Sakin ve gürültüsüz bir ortamda, rahat oturmalısınız. Çünkü fiziksel rahtlama, süt salınımını da rahatlatır.
• Bebeğinizi tüm vücudunu kendinize dönük olarak tutun ve kollarının memenize ulaşmasına engel olmamasına dikkat edin.
• Emzirmeye başlamadan önce, bebeğinizin burnunun açık olmasına dikkat edin. Açık değilse temizleyin.
• Emzirmeye başlamak için bebeğinizin başını memenize doğru itmeyin ya da meme başınızı ona zorlayarak vermeyin. Çünkü bu onu sinirlendirebilir ve emmeyi reddetmesine neden olabilir. Meme ucunuzdan bir damla süt çıkarın ve bebeğinizin yanağına dokundurarak arama refleksini uyarmalı ve meme başını kendisinin bulmasını sağlamalısınız.
• Emzirmeye başlamadan önce serbest olan elinizin baş ve işaret parmağıyla göğüs halkanızın üst kısmını, diğer üç parmağınızla da alt kısmını tutmalı ve hafifçe bastırmalısınız. Bu şekilde hem sütün kanallara akışını kolaylaştırır hem de bebeğinizin burnunun gömülmesini engelleyerek rahat nefes almasını sağlarsınız.
• Emzirmek canınızı acıtmamalı! Eğer acı duyarsanız muhtemelen bebeğiniz memenizi yanlış kavramıştır. Onu nazikçe memenizden ayırın ve tekrar deneyin.
• Emzirmeniz bittiğinde memenizi bebeğinizin ağzından zorlayarak çekmeniz, meme başına zarar verebilir. Bebeğinizi memeden ayırırken küçük parmağınızı yavaşça ağzının kenarından içeri sokarak emme basıncını kesin ve memenizi rahatlıkla çekin.

ANNE SUTU YETERSIZSE YAPILMASI GEREKENLER ONERILER TAVSIYELER


Anne Sütü Yetersizse

Bebeğiniz için en uygun gıda anne sütüdür. Ancak anne sütü bebeğin beslenmesi için her zaman yeterli olmayabilir. O zaman bebeğinizi doktorunuzun önereceği, anne sütüne yakın özellikler taşıyan bir mama ile beslemeniz gerekmektedir. Bir bebeğin tüm beslenme gereksinimini karşılayacak biçimde geliştirilmiş bir bebek mamasının aşağıdaki özelliklere sahip olması gerekmektedir:

• Anne sütünde olduğu gibi sağlıklı büyüme için gerekli tüm amino asitleri içermesi
• Anne sütü esas alınarak ayarlanmış, sindirimi ve emilimi kolaylaştıracak oranda bir yağ karışımı içermesi
• Anne sütünde olduğu gibi karbonhidrat kaynağı olarak yanlızca laktoz içermesi (Laktoz; kalsiyum ve yağın emilmesini kolaylaştıracak, prebiyotik liflerle birlikte bağırsaklarda normal bakteri florasının oluşumunu sağlayacaktır.)
• Anne sütünde de bulunan ve bebeğin bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlayan prebiyotik lif içermesi
• Bebeğin henüz tam olarak gelişememiş böbrekleri dikkate alınarak anne sütündeki oranlarda mineral içermesi.
Anne sütünün yetersiz olması durumunda, doktorunuzun tavsiye edeceği bebeğiniz için uygun mamalar ile bebeğinizin beslenmesini sağlıklı bir biçimde sürdürebilirsiniz.

Emzirmeye ve İşe Devam Etmek

Küçük bir bebeğiniz varsa ve işe geri dönecekseniz önceden birçok olayı iyice planlamanız gerekir. İşinizle emzirmeyi beraber yürütmeyi düşünüyorsanız şunları aklınızda tutun:

• Süt rezerviniz tam dolana kadar biberona başlamayın. Çok erkenden başlamanız biberonun reddedilmesini önler, ancak erken başlamak meme karmaşasına yol açar ve süt miktarınızı azaltır. Birçok kadın için bu süre altı haftadır, ama bazı kadınlarda daha erken rayına otururken bazılarında daha uzun sürebilir.,
• İşe geri dönmeniz gereken günden çok önce biberon vermeye başlayın. Altı haftadan önce biberona geçmek istemeseniz de daha geçe kalmayın. Bebek büyüdükçe onu biberona alıştırmanız zorlaşır. Bebeğinizin günde en az bir biberon dolusu destek besin almasını sağlayın; biberonla daha sonra ne vermeyi planlıyorsanız onu, yani anne sütü vaya mama verin. Mümkün oldukça bu öğünün evde olmayacağınız saatlere denk gelmesine dikkat edin.
• Mama yerine anne sütü vermeyi düşünüyorsanız işe dönmeden önce sütünüzü toplama konusunda ustalaşmaya çalışın. Acil durumlar için 1-2 günlük süt yedeğiniz olsun. Mama kullanmayı düşünüyorsanız bile memelerinizden pompayla süt sağmayı öğrenin. Böylece süt kanallarınızın tıkanıp sütünüzün azalmasını önleyebilirsiniz.

EMZIRME SIRASINDA DIKKAT EDILMESI GEREKENLER YAPILMASI ONERILEN TAVSIYELER


Emzirme Sırasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

• Emzirmeye başlamadan önce ellerinizi yıkayın.
• Emzirirken sırtınızı dayayabileceğiniz şekilde rahat oturun.
• Emzirirken meme ucu ve etrafındaki kahverengi halkanın çocuğun ağzına tamamıyla kapatacak şekilde oturmasını sağlayın.
• Emzirirken çocuğunuzun burun deliklerinin açık olmasına dikkat edin.
• Her emzirme öğününden sonra bebeğinizin gazını çıkartın.
• Beslenme programını bebeğinizin isteğine göre düzenleyin. Bu istek genellikle 2-3 saat aralıklarla olabilir, bu aralıklara uymaya çalışın.
• Her gün banyo yapmıyorsanız, meme başlarını günde en az bir kez, ılık su ile silmelisiniz.

EMZIRME DONEMINDE BESLENME PROGRAMI NASIL OLMALIDIR NELERE DIKKAT EDILMELIDIR ORNEK BESLENME ONERILERI TAVSIYELERI


Emzirme Dönemi Örnek Beslenme Programı

Kahvaltı
1 su bardağı süt (kalsiyumla zenginleştirilmiş)
1 yumurta + 30 gr. peynir
1 yemek kaşığı pekmez- bal veya reçel
2 ince dilim ekmek
1 adet meyve, 1 havuç veya domates

Ara öğün
1 adet meyve veya komposto, taze sıkılmış şekerli meyve suyu

Öğle- *Akşam
4-6 yemek kaşığı sebzeli et yemeği (tavuk-balık-dana eti)
1 porsiyon pilav veya makarna
1 kase yoğurt veya 1 su bardağı ayran
Mevsim salatası (zeytinyağlı)
1-2 dilim ekmek
1 adet meyve

Ara öğün
30 gr. Peynir, ekmek, domates ve 1 adet meyve, bitki çayları (papatya, ıhlamur, ada çayı) 1 tatlı kaşığı mevsim reçeli

Yatarken:
1 su bardak süt veya sütlü tatlı
* aksam yemeklerinde çorba yenilebilir. Yemek aralarında ıhlamur, nane, papatya gibi bitki çayları, limonata, taze meyve suları içilebilir.

EMZIRME DONEMINDE BESLENME NASIL OLMALI DIKKAT EDILMESI GEREKENLER


EMZİRME DÖNEMİNDE BESLENME
Emzirme Döneminde Nasıl Beslenmeli

Emzirme döneminizde, anne sütü bebeğinizin bağışıklık sisteminin gelişmesi ve yeterli beslenmesi için en gerekli besindir.

Emzirmede annenin salgıladığı süt, alınan besinlerin ürünüdür ve süt salgısı için annenin enerji, protein, yağ, vitamin, mineral ve sıvı tüketimi artırılmalıdır. Unutmayın, tıpkı hamileliğinizde olduğu gibi, bu dönemde de sizin iyi beslenmeniz, bebeğinizin sağlıklı şekilde büyümesi demektir.
Emzirme Dönemi

Uluslararası sağlık örgütleri ve doktorlar, bebeğin ilk altı ayında anne sütü ile beslenmesini önemle tavsiye etmektedirler. Yine bu dönemde annenin alkol ve sigara tüketmemesi, tüketilen yerlerde bulunmaması ve ilaç alımlarında doktoruna başvurması gerekmektedir.

Anne günde en az 2 lt (yaklaşık 10 su bardağı) sulu gıdalar (su, süt, az şekerli limonata, komposto, çorbalar vb.) almalıdır. Annelerin günlük beslenmesinde süt, yoğurt, peynir, yumurta, kuru baklagiller gibi protein ve kalsiyum açısından zengin besinler, karbonhidrat içeren ekmek, makarna gibi gıdalar, ayrıca bol meyve ve sebze bulunmalıdır. Anne, süt verirken sigara içmemeli, çay ve kahve gibi besleyici değeri olmayan içecekleri tüketmemelidir.

Emzirme döneminde annelerin sıvı ihtiyacı artar, günlük 2-3 litre civarında su tüketmeleri gerekir. Emziren annelere ve hamilelere özel % 100 doğal karışık bitki çayları tercih edilebilir. (Örn. :Milupa Still-Tee - anason, rezene, kimyon, melisa ve rooibos bitkilerini içerir.) Bitki çayları emziren annelerin artan sıvı ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olurken, anne sütünün arttırmaya yardımcı olur. Emzirmenin bebeğinizin bağışıklık sistemine katkısını anlatan Bağışıklık Animasonu’nu buradan izleyebilirsiniz.

Çarşamba

ANKARA'DA BALIK TUTULABİLECEK YERLER ADRESLER GOLLER DERELER NEHIRLER GIZLI BOLGELER


ankarada balık tutulacak yerler

BALIK AVI > Tatlı SU Balık Avı > Tatlı SU Balık Avcılığı > Ankara da avlak adresleri yardım konuları sizler için Ankarada balık tutabileceğiniz yerleri araştırdım...

akolamen
21-06-2007, 19:01
Öncelikler selamlar, Ben dün bu konuda yardım istemiştim ama göremedim konumu dün vardı bu gün gitmiş . Ankarada Balık tutabileceğim yerlerin adreslerini tarifli olarak istemiştim, işin acemisiyim hangi balık olursa olsun denemek istiyorum hepsini, çünkü bir turna tutmuştum ondan sonra bu sevda başladı kopamıyorum hep balığa gitmek istiyorum tekrar yardımlarınız için teşekkür ederim.
Cadayl
21-06-2007, 19:09
Sayın Akolamen, arama kısmına dün yazdığınız başlığı yazarak daha önceki konunuza ulaşabilirisiniz. Ayrıca ÖNCELİKLE sirküleri okumanızı rica edeceğim. Şu an iç sularımızda avı yasak balıklar konusunda genel bir bilgi edinirsiniz.

Orda balık avcılığı ile ilgili hepimizi ilgilendiren bilgiler bulacaksınız. Bu bilinçle avlanmanız daha sağlıklı olacaktır. İlginizi rica edeceğiz.
derya__kuzusu
21-06-2007, 19:12
Öncelikler selamlar, Ben dün bu konuda yardım istemiştim ama göremedim konumu dün vardı bu gün gitmiş . Ankarada Balık tutabileceğim yerlerin adreslerini tarifli olarak istemiştim, işin acemisiyim hangi balık olursa olsun denemek istiyorum hepsini, çünkü bir turna tutmuştum ondan sonra bu sevda başladı kopamıyorum hep balığa gitmek istiyorum tekrar yardımlarınız için teşekkür ederim.

Sevgili arkadaşım aramıza hoşgeldiniz adınızı imza ayarlarında belirtirseniz size daha net bir şekilde hitapta bulunabiliriz :)

Bu arada forummumuzda Ankara'lılar sohpetr odası var buradaki arkadaşlara sorarsanız eminim size yardımcı olucaklardır :)

Tekrardan aramıza hoşgeldiniz keyifli zaman geçirmenizi dilerim :)
tiptirivsi
21-06-2007, 19:25
Öncelikler selamlar, Ben dün bu konuda yardım istemiştim ama göremedim konumu dün vardı bu gün gitmiş . Ankarada Balık tutabileceğim yerlerin adreslerini tarifli olarak istemiştim, işin acemisiyim hangi balık olursa olsun denemek istiyorum hepsini, çünkü bir turna tutmuştum ondan sonra bu sevda başladı kopamıyorum hep balığa gitmek istiyorum tekrar yardımlarınız için teşekkür ederim.

öncelikle aramıza hoş geldin gerçi sitede bu konuyla ilgili bilgiler var ama hangi balığı avlayacaksınız önce onu belirtirseniz yardımcı olmaya çalışalım...
akolamen
21-06-2007, 19:33
Teşekkür ederim sıcak karsılama için ,imza ayarlarımı düzenledim umarım olmustur. 1 temmuz itibari ile av sezonu açılacağını ölçülere uygun balık tutulması gerektiğini okudum. bende acemi olduğum için ilk tuttuğum balık Turnaydı ondan sonra bi tutku oldu bende,konuda belirttiğim gibi çokta fazla yer bilmiyorum bir tek çanıllı barajını öğrendim ondada tumustum. Bu siteyi bulmakta çok güzel oldu gerçektende güzel bilgiler içeriyor siteyi yapanlara teşekkür ederim.
osmanaltunel
21-06-2007, 19:36
Akın öncelikle aramıza hoşgeldin .Şu an en populer balık turna KÖPRÜKÖY,KESİKKÖPRÜ,KAPULUKAYA,HİRFANLI BARAJI,EĞREKKYA ve KURTBOĞAZI revaçta bunlara rahatça gidebilirsin sirkülere göre avlanmanı rica edeceğim boş bir zamanında sitedeki eski konuları okursan çok güzel bilgiler edinebilirsin iyi avlar dilerim.
tiptirivsi
21-06-2007, 19:37
Akın öncelikle aramıza hoşgeldin .Şu an en populer balık turna KÖPRÜKÖY,KESİKKÖPRÜ,KAPULUKAYA,HİRFANLI BARAJI,EĞREKKYA ve KURTBOĞAZI revaçta bunlara rahatça gidebilirsin sirkülere göre avlanmanı rica edeceğim boş bir zamanında sitedeki eski konuları okursan çok güzel bilgiler edinebilirsin iyi avlar dilerim.

osman abim çok haklı ben de aynı bilgileri vercektim zaten:D
Cadayl
21-06-2007, 19:38
Turna için Ankara ya en yakın yerlerden biri Dikilitaş göleti. Etrafında 1 adet bile ağaç bulunmadığı için cehennem gibi sıcak oluyor. Dikilitaş Haymana yolunda. Haymanaya gelmeden sağa dönüş var. Tabelayı görürsünüz.

Köprüköy ve kesikköprü var. İkiside Bala yolunda. Oldukça keyifli yerler. İsimlerinden aratsanız bile tonlarca tarif vs bulursunuz. İlk etapta aklıma TURNA için gelenler bunlar...
akolamen
21-06-2007, 19:43
Çok teşekkür ederim Osman bey hoşbuldum ilgi ve alakanız beni memnun etti.
akolamen
21-06-2007, 19:45
Sizlere yetişmek mümkün değil gibi sizlere teşekkür ederim Aylin hanım ve Taner bey
osmanaltunel
21-06-2007, 19:47
Turna için Ankara ya en yakın yerlerden biri Dikilitaş göleti. Etrafında 1 adet bile ağaç bulunmadığı için cehennem gibi sıcak oluyor. Dikilitaş Haymana yolunda. Haymanaya gelmeden sağa dönüş var. Tabelayı görürsünüz.

Köprüköy ve kesikköprü var. İkiside Bala yolunda. Oldukça keyifli yerler. İsimlerinden aratsanız bile tonlarca tarif vs bulursunuz. İlk etapta aklıma TURNA için gelenler bunlar...

Aylin dikilitaş artık ölü onu tavsiyelerin arasından en azından şimdilik çıkart oradan artık balık çıkmıyor.
tiptirivsi
21-06-2007, 19:49
Sizlere yetişmek mümkün değil gibi sizlere teşekkür ederim Aylin hanım ve Taner bey

akın bu hafta sonu kesikköprüde organizasyon var müsaitsen katıl tavsiye ererim hem burdaki arkadaşlarla tanışırsın hem de kesikköprüde turna tutma veya tutanları izleme:D zevkini yaşarsın...
tiptirivsi
21-06-2007, 19:50
Aylin dikilitaş artık ölü onu tavsiyelerin arasından en azından şimdilik çıkart oradan artık balık çıkmıyor.

ya çıkarsa:D:D:D şöyle 105 cm'lik, valla belli olmaz ama ben de tavsiye etmem dikilitaşı...
Cadayl
21-06-2007, 19:50
Aylin dikilitaş artık ölü onu tavsiyelerin arasından en azından şimdilik çıkart oradan artık balık çıkmıyor.

yaklaşık 25 gün önce 60 cm turna aldık. hemde Utku nun 6.5 yaşındaki oğlu aldı turnayı:D.. Bilmiyorum yani. siz yine bir gözden geçirin derim:rolleyes:
osmanaltunel
21-06-2007, 19:52
yaklaşık 25 gün önce 60 cm turna aldık. hemde Utku nun 6.5 yaşındaki oğlu aldı turnayı:D.. Bilmiyorum yani. siz yine bir gözden geçirin derim:rolleyes:

Vallahi büyük şans belki on kere gittim sonuç sıfır orası hariç heryerden balık alıyorum tebrik ederim şansınız bol olsun.
akolamen
21-06-2007, 19:56
akın bu hafta sonu kesikköprüde organizasyon var müsaitsen katıl tavsiye ererim hem burdaki arkadaşlarla tanışırsın hem de kesikköprüde turna tutma veya tutanları izleme:D zevkini yaşarsın...


çok teşekkür ederim kesikköprüne gitmiştim balık tutmak için değilde piknik için orda kadife yedirmişti arkadaşlar bana çok lezzetliydi ama bu sıralar kesik köpründe çalışmalar olduğunu duydum yasak olabilirmi eğer kendimi ayarlarsam gelmeyi çok isterim hem sizlerle tanışöakta benim için çok güzel olur.:)
osmanaltunel
21-06-2007, 19:58
çok teşekkür ederim kesikköprüne gitmiştim balık tutmak için değilde piknik için orda kadife yedirmişti arkadaşlar bana çok lezzetliydi ama bu sıralar kesik köpründe çalışmalar olduğunu duydum yasak olabilirmi eğer kendimi ayarlarsam gelmeyi çok isterim hem sizlerle tanışöakta benim için çok güzel olur.:)

Yasak ne kelime orada koskocaman organizasyon yapıyoruz yasak olsa organizasyon olurmu?
tiptirivsi
21-06-2007, 19:59
çok teşekkür ederim kesikköprüne gitmiştim balık tutmak için değilde piknik için orda kadife yedirmişti arkadaşlar bana çok lezzetliydi ama bu sıralar kesik köpründe çalışmalar olduğunu duydum yasak olabilirmi eğer kendimi ayarlarsam gelmeyi çok isterim hem sizlerle tanışöakta benim için çok güzel olur.:)

bu linki incelersen daha detaylı bilgin olur:D
http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=10785
akolamen
21-06-2007, 20:04
Yasak ne kelime orada koskocaman organizasyon yapıyoruz yasak olsa organizasyon olurmu?

Hakkaten o da doğru bilmediğimden osman abi idare et beni bazen :D
turnagıran
26-01-2009, 23:30
ARKADAŞLAR BEN YENİ ÜYEYİM yazışmalar yönünden oldukca kötüyüm ancaaak turna dedinmi tüylerim diken diken oluyor. yaklaşık 25 yıldır olta avcısıyım .turna avlıyorum nadiren sazan ve ırmaga takılıyorum(kışın) turnaya moganda başladım ,ankarada turna olan heryerde avlandım şu aralar enson favorim sulubük,kapulukaya civarı elimde bir çok resim var ama sizlerle paylaşmayı beceremiyorum bu tür konularda yardımlarınıza açıgım(turnaavcisi@windowslive.com) bu arada 25 01 2009 pazar günü köprüköydeydim su çok yükselmiş(taş köprünün yarısı suyun içinde ve su oldukca temizdi)tüm oltacı arkadaşlara şimdiden rrastgelsin

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
 
 
 
Copyright © Haber Keyfim