Perşembe

IHH BASKANI YARDIM GEMISI IHH BASKANI BULENT YILDIRIM KIMDIR HAYATI YASAMI BIYOGRAFISI

yardım gemisi ihh başkanı bülent yıldırım kimdir hayatı yaşamı,yardım gemisi ihh başkanı bülent yıldırım kimdir hayatı yaşamı

Rahatımızı bozan adam
Cumali Ünaldı Hasannebioğlu’nun bir dokunaklı şiiri vardı, seksenli yıllarda sakalımıza dolanan bir şiirdir; “Sakalımızı rüzgara verdik..” diye devam eder. Bu dize beni alır Afganistan’a, fakülte önlerine, İran Devrimi’ne, demokrasileri dayatan çağa inat alternatif devrimlerle cevap veren direniş yanlısı insanların yanına götürürdü. Şimdilerde ise bir esinti ama iliklerime dokunan bir esinti olarak zihnimde dolanıp duruyor “sakalımızı rüzgara verdik” dizesi. Bu dize ile iki resim zihnimde her zaman tam şekil almıştır; Atasoy Müftüoğlu ve Bülent Yıldırım’ın o Müslüman, vakur yüzleri…
Bülent Yıldırım biyografisinde, en çok dua edilen insanlardan biri olarak anılacak daima. Adını, sanını bilmediği yetimlerin duasını alan bir avukat. Neden avukat vurgusu yapıyorum? Avukatlık mesleğinin elde ateş taşımak kadar zor olduğunu biliyorum. Avukatlara karşı daha dikkatli sözler sarf etmem de bundandır. Lakin, Bülent Yıldırım daraltılmış hukuk kurallarını aşan “vicdan adlı müftünün” ekseninde sayını yapan bir güzel insan… Mesleğiyle anmak değil; yaptıklarıyla anmak derdim..
Bülent Yıldırım, rahatımızı bozan adamdır!
Bülent Yıldırım, görmeye cesaret edemediğimiz resimleri canlı canlı görüp bizleri dertsiz iken dertli yapan adamdır.
Bülent   
Yıldırım
Bülent Yıldırım, bir peygamberin ümmeti olmanın sayıyla değil; ancak elimizdekini avucumuzdakini infak edebilmemizle anlaşılacağını hatırlatan adamdır.
Bülent Yıldırım, kan bağı, din bağı, ülkü bağı olmadığı halde gücünün yetmediği yere kadar gidip haklı olanı yerden kaldırmaya cüret eden adamdır.
Bülent Yıldırım’ın yüzüne bakıp, kelimelerini duyan bir insan “ümmet bilinci”nin haritasını alır zihnine. Ve Bülent Yıldırım söze devam ettikçe, ümmet olmanın Rachel Corrieleri de kardeş bellemek olduğunu işitiriz. Zira, bir mü’minin yapacağı eylemi her kim yapar ise hakka ve adalete hizmet etmiştir ve dünya hayatında her kul yaptıklarıyla bilinecektir.
Başkalarının kanı benim kanımdır!
Bülent Yıldırım, ‘inandık demekle kurtulacağınızı mı zanediyorsunuz?’ mealindeki, insanın kemiklerine sancı indiren soruyu cevaplamak namına yollara düşmüş bir adamdır. Birilerinin seyyah, bazılarının turist, ötekilerin katillik ve hırsızlık, kimilerinin araştırma merakıyla düştüğü yollara “aç insan var mı? Haksızlığa uğrayan insan var mı?” diye düşüp “başkalarının kanı”nın vebalini üzerine alan adamdır.
Bülent   
YıldırımSimone ve Dostoyevski’nin anlatmaya çalıştığı “başkalarının kanı ya da başkaları cehennemdir” sözünü tersyüz eden bir el vardır Bülent Yıldırım’da. Zira, “komşu” kavramını, “öteki” kavramını bir düşman gibi yazmamıştır yardım makbuzlarına. Öteki ya da başkası büyük bir vücut olan insanlık adlı organizmanın parçasıdır.
Bülent Yıldırım, bir devrim için illaki bir ülke ve bir bayrağa ihtiyaç olmadığını öğretip, kolaycılığı başımıza çalan insandır. Zira, devrim demek ulusal ya da etnik bir sınıra hapsolduğunda ancak bir isyanın dillenişi; başka memleketlerde de dile geliyorsa hakikattir! Tıpkı; ‘yeryüzü size mescid kılındı.’ yüce sözünün tüm çağrışımlarında olduğu gibi “iyiliği ulaştıramadığın ülke uyanışı göremez” düsturuna uyulmuş, bir derin hareket vardır adımlarda.
Bülent Yıldırım belki de dünyanın en hoş yol arkadaşlarındandır; ayak uydurabilir ve adımlarının hızına ulaşabilirseniz!
Kapı önlerine bırakılanı unuttuğumuz da öleceğiz!
Bülent Yıldırım iki öncü ismin ardı sıra yürüyen azimdir. Hz Hüseyn’in şehid olduğunu ilkin fakirler anlamışlar; Hz Ömer’in ölümünü de yine fakirler hissetmişler . Zira, Kerbela’ya giden ile, öfkesini ayetlerle yatıştıran ahirete irtihal ettiklerinde fakirlerin kapısına un çuvalları bırakılmaz olmuş…
Güzel insanlar sevdim. Güzel kahramanlarım oldu. Peşinde yürüyüş yapmak istediğim dünya devrim liderleri oldu… Hz Muhammed ile Mekke’ye girmek bu nefse fazla lakin Bülent Yıldırım ile Gazze’ye yürümek güzel bir düşünce! ( Ama, oteller şehri Mekke’ye filler üzerinde bir sefer de fena olmaz çağdaş zamanlarda.)
Dünya 
Vicdan Günü, Bülent YıldırımBülent Yıldırım da ölümlü! Birgün o da dünyadan gittiğinde gidilecek yere; Sudanlı Yemame, Nijerli Habib, Afganistanlı Azam…ve ötekilerin yüreklerinin sızlamasına izin verecek miyiz? Bilmiyorum. Kapı önlerine un çuvalı bırakanların dünyayı birer birer terk ettikleri bir zamanda, gönüllerini ve bedenlerini yollara süren insanlar var. Bu insanlar içerisinde bir başka duran Bülent Yıldırım ve dualardan asla uzak tutulmayacak İHH çalışanları, gönüllüleri ve muhipleri dünyayı o kadar küçültüyorlar ki; şahsen onların küçültüp her karışına bir dua bir lokma da yiyecek bırakmalarını gıptayla izliyorum. Benim kapıma ise üç metre kefen bıraksalar yeridir, diyorum. Zira, onların gayreti yanında; durdukça daha fazla ölen bu kulunu harcı ancak kefendir, diyorum.
Her adem, bir dünyadır, sözü Bülent Yıldırım düşünüldüğünde, hakikaten anlamını bulan bir söz. Dünyanın karşısında duran bir insan. İyiliğin paraya tahvil edildiği bir çağda , güç ve iktidarın insanlardaki iyilik ve yardımlaşma kavramlarını tahrif ettiği zamanlarda Bülent Yıldırımların hakemliğinden başka bir çatı altına sığınmak istemem. Ama biliyorum ki o çatı altında miskinlere yer yok; mültecilere, yurtsuzlara, fakirlere, evsizlere, savaş mağduru kadınlara, yaralılara, ailesi parçalanmışlara, hayatında bir yudum dahi süt içmemişlere, etin tadını bilmeyenlere yer var… ‘Göz diktiğim yerden feragat etsem sevap alır mıyım?’ ucuzluğunda düşünedurayım; Bülent Ağabey yola düşüyor yine… Önüne 28 Şubatlar, gümrük kontrolü adı altında alıkoymalar, direnç kırmaya yönelik sorgular, dost taşları çıksa da biliyorum ki yoluna devam edecek. Sadece sakalını değil özünü yollara dökmüş ademler gittiğinde dünyadan; asıl o gün öksüz kalacağız!
Gazze Mitingi konuşması, yazdıklarımdan daha duru bir anlatımla Bülent Ağabeyi tavsif eder sanırım:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
 
 
 
Copyright © Haber Keyfim